27 Ağustos 2014 Çarşamba

İLİŞKİLER


Aşkın üç hali var birinici tanışma, ikincisi birbirini tanıma ve üçüncüsü unutmaya çalışma her üç durumda da aşk kendini farklı duygularda hissettirir.  Mutlu olduğumuzu düşündüğümüz kişi beklide hayatımızı boyunca bir daha yaşamak istemeyeceğimiz acıları yaşatır bu olumsuz tarafı, birde diğer tarafı var diyeceğim yalnız benim için öyle bir tarafı yok.  Bu çok negatif olduğumdan değil sadece benim gözüme insan aşkının böyle göründüğünden olabilir. İnsanın  doğasında vahşilik hakim derler aynı belgeseler kanallarında sömürülmüş afrikanın milli park adı altında balta girmemiş ormanlarında gösterilen hayvanlar gibi  insanda vahşidir kadınlar ne kadar çok kibar düşünceli medeni adı altında esnek olabilecek erkek istediklerini söyleselerde aslında istedikleri onları koruyucak iyi yerlerde barındırıcak diğer gülcü toplum içinde konuştuğu zaman düşünceleri diğer insanlara ne kadar ters zıt gelirse gelsin gülcü oldukları için sözü geçen erkekleri isterler. Etrafımıza baktığımız zaman aslında kadınların içten içe kas gücü ve banka hesabları kabarık olan erkeklere karşı ilgileri olduğunu hep görmüşümdür tüm bunları toplayınca aslında aşk sadece cinsel acıdan tatminden fazlasına gidemiyor. Aslında kimi zaman bu tezime inanmadığım çiftleri görünce kısa bir an bile olsa bunu konuda önyargılı olduğumu düşündüğüm oluyor ama bu çok uzun sürmüyor. Birbirlerinin ilk aşkı olmadıklarını onları tanıdıkça anlamaya başlıyorum
 Shakespeare, bu konuda söyle diyor :
"İnsanların çoğu
Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için..
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."
Shakespaear in dediği gibi aslında korktuğumuz için belkide birbirmizi seviyoruz. Çünkü karşı tarafın duygusal egosunu tatmin etmedikçe sevgi sadece basit bir kelimeden öteye geçemiyor.

Yeni Çağ

             Sosyal Medya çıktığında insanoğlu yeni bir çağa girdi, iddialı bir cümle değil mi? belki bir mecaz yüklü görünebilir ama yeni bir çağa girmek için illaki bir şehri Fetih etmeye gerek yoktur. Yeni bir çağdayız bunu kabullenmek gerek. Alışkanlıklarımız değişti , sosyal olmak bir araya gelip sohbet etmek arkadaşlarla dertleşip yahut da sevinçlerimizi konuşarak zaman geçirmek yerine, elimizde tutmuş olduğumuz; kendini akıllı diye tanıtıp  bizi de bir bağımlılığımın zekasına indirerek kendi aklına muhtaç eden enerjisi bir gün dahi gitmeyen, "o olmadı mı ? hayatımızı nasıl geçiririz ?" sorularından dahi korkuttuğumuz , Çin de aylık 5 dolara çalışan bir işçinin elinden çıkan bizim coğrafyamızda kendi maaşının iki katı para ödeyip fakirden zenginine kadar her kesimde olan  daha bir çok özellik ekleyerek tanımlayabileceğimiz küçük cihaza büyük dünyalarımızı sığdırmaya çalışıyoruz. Dostluğa önem veren ve bir o kadar da teknoloji seven biri olarak çıkmaza düştüğüm oluyor. Sigara içen bir babanın "sigara içmemelisin çünkü sana zarar veriyor " demesi nasihati altında  sosyal medyadan uzak dur demekle aynı şeydir. Kötü bir şey mi bu mavili arkadaşlar aslında değil tabi kendinizi tutarsanız. 
   Önce ki çağda insanlar öğün yemeklerini fotosunu çekip daha sonra bunu fotoğrafçılarda çoğaltıp bunu arkadaşlarına dağıtmazdı. Belki şuanda bu şekilde olmuyor ama eminim şu an ki sosyal medya bağımlıları olarak bunu yapabiliriz. Eski çağdakilerin yapmama sebeplerine gelince de empati kurma yeteneklerinin bizden daha gelişmiş olması olabilir, belki de  bugün insanların  devlet kurumlarının  milli geliri kişi başı 20 bin USA dolarında gösterse de gerçeklerin bu şekilde olmadığını ; bugün semt pazarlarının kurulduğu yerlerde  kapanış saatinde bazı  insanların beğenmeyip "çöp" tabiri ile andığı sebze ve meyveleri toplayıp onları tüketen  insanların var olduğunu biliyor olabilmeleridir Yeni çağın insanları bunu görmediği gibi bu insanların ömürlerinde bir defa yiyebileceği yemekleri   "orta çağda ki ekmek bulamıyorlarsa pasta  yesinler" sözünü söyleyecek kadar vicdana sahip biri gibi fotolarını paylaşıyorsak, bunu da düşünmüyorsak sanırım insanlığımızı da bu küçük cihazlarla boyut olarak eleştirmişizdir. 
    Bu kadar kötü değil sosyal medya buna yürekten inanıyorum. bugün satılmış basını görünce sosyal medyanın hayatlarımızda ne kadar güçlü bir faktör olduğunu yakın zamanda gördük.İnsanların politik, sportif , dini, sosyal konularda ne düşündüğünü görüyoruz. Bir aradayken demokrat adil görünen tanıdıklarımızı sosyal medya üzerinde ki paylaşım ve beğenilerini gördükçe bahsettikleri gibi olmadıklarını görüyoruz. Bir nevi iki yüzlülüklerini görüyoruz. Bugün insanlar paylaşımlarını dahi dikkat çekmek en çok takipçi beğeni almak üzerine yapıyor, Gazze deki ölen masum çocuklar için ağlıyor Suriye de Kuzey Irak ta susuzluktan ölen yezidi çocuklar için hiçbir duygu göstermediğini görünce  insanlıktan ümidimi kesiyorum. Zulüm gören insanda dahi ayrım gözetiyorsak insan olmanın ne önemi kalıyor.
   Sosyal medya ve akıllı telefonlar iyi ama kontrol bizde oldukça insanlığımızı unutmadan...